Alerji Testleri ve Astım
Astım, ataklarla seyreden yaygın bir solunum sistem hastalığıdır. Alerjik olan ve olmayan diye iki gruba ayrılabilir. Yetişkin astımının yaklaşık %50’si alerjiktir. Alerji dışında çevresel tozlar, kimyasal maddeler, enfeksiyonlar ve reflü gibi hastalıklar da ataklara neden olabilir. Bu nedenle hastalık mekanizmasına göre bireysel tedavi planlanmalıdır.
Alerjiyi belirlemek için deri testi veya invitro (vücut dışında, kan testi vb.) testler yapılabilir. Alerji testleri genelde alerjik astım, alerjik rinit, alerjik konjonktivit, ürtiker, atopik dermatit ile besin ve ilaç alerjilerinin belirlenmesinde kullanılır. Alerji deri testlerinin nadiren de olsa kendisi bazen reaksiyonlara neden olabilir. Bazı ilaçlar deri testinin sonucunu etkileyebileceği için, test öncesinde bunların (alerji kesici ilaçlar ve prednol gibi hapların) birkaç gün önceden kesilmiş olması gerekir. Alerji testinin negatif olması, alerjinin olmadığını göstermez, farklı mekanizmalarla da alerji olabilir veya test tekniğinden dolayı yanlış negatif, yanlış pozitif sonuçlar da görülebilir.
Deri testi (prick test), şüphelenilen alerjenlerin deriye sırasıyla damlatılması ve sonrasında özel bir iğne (lancet) yardımıyla bunların deri içine gönderilmesi şeklinde yapılır. Genellikle en çok alerjiye neden olan ev tozları, polenler, hayvan tüyleri ve gıdaların standartlaştırılmış bir sıvı içindeki formları kullanılır. Alerjen verildikten sonra 15 dk kadar beklenir, sonuçlar okunur ve yorumlanır.
Kliniğimizde uzman doktor tarafından, hijyenik ortamda, başka bir laboratuara gitmeden ve ağrısız bir şekilde 20 dk içinde alerji testleri yapılmaktadır. Kliniğimizde bakılan alerjenler ev tozları, ot polenleri, mantarlar, kedi, köpek, kuş, arı alerjisi, yumurta, soya, süt ve kuruyemişlerdir (20 adet alerjen).
Astım tedavisinde alerjenden kaçınmak, mesleki toz ve kimyasallarda uzaklaşmak, sigara kullanmamak, reflüyü ve postnazal akıntıyı engellemek, enfeksiyonları tedavi etmek ve düzenli ilaç kullanmak en önemli basamaklardır. Evde kedi, köpek, kuş gibi ev hayvanlarının varlığı da astım sıklığı ve ağırlığını arttıran etkenlerdendir. Bu hayvanların tüyleri, kılları, salgıları ve dışkıları ile havaya karışan tozları hastalar tarafından solunumla alınmakta ve ataklar başlayabilmektedir.
Günümüzde astım tedavisinde antiinflamatuvar ilaçlar ve semptom kontrolü yapan ilaçlar kullanılmaktadır. Bunlar hastalığın ilerlemesini istenildiği oranda engelleyemez. Alerjik astımda, alerjenden kaçınmak veya immunoterapi dediğimiz aşı tedavisi hastalığın nedenine yönelik ve hastalığın seyrini tamamen değiştirebilecek tedavilerdendir. Alerjisi saptanan astımlılardaki immunoterapi kararı, hastanın şikayetlerinin ağırlığı, beraberinde rinit varlığı, klinik ile laboratuar sonuçlarının uyumu, alerjenden korunma tedbirlerinin yetersizliği ve hastanın diğer tedavilere cevabına bakılarak verilir.
İmmünotedapi, hastanın duyarlılığının gösterildiği alerjenin, çok düşük dozlardan başlanarak, artan miktarlarda verilmesi ile klinik ve immunolojik toleransın oluşturulması demektir. Bu tedavi yönteminde alerjen madde cilt altına veya dilaltına verilebilir. Başlangıç ve idame olmak üzere iki dönemden oluşan bu tedavi yaklaşık 3 yıl kadar sürmektedir. Bu tedavinin etkinliğini gösteren çok sayıda yayın vardır. Ayrıntılı bilgi için lütfen kliniğimizden yardım isteyiniz.